Siyaset Felsefesi

Siyaset; devlet işlerini düzenleme ve yürütme faaliyetidir. Kelimenin batı dillerindeki karşılığı “politika”dır.

Siyaset Bilimi: Bilim diğer alanlarda yaptığı gibi siyaset olgusunu da var olduğu şekliyle inceler, ona dair kavramları açıklamaya çalışır. Yönetim alanındaki problemleri çözmeye çalışır. Yani olanı olduğu gibi inceler.

Siyaset Felsefesi: Devlet ve toplum yaşamında olandan hareket edip olması gerekeni açıklamaya çalışan felsefe dalıdır.

! Siyaset Bilimi ve Siyaset Felsefesi devlet-toplum yönetimine farklı bakış açıları ile yaklaşan iki ayrı disiplindir.

SİYASET FELSEFESİNİN TEMEL SORULARI

  • Devletin işlevi nedir?
  • Devlet gerekli midir?
  • İktidarın kaynağı nedir?
  • Birey-devlet ilişkisi nasıl olmalıdır?
  • En iyi yönetim biçimi nasıl olmalıdır?
  • Egemenlik türleri nelerdir?
  • Bürokrasi nedir?
  • Sivil toplum nedir?
  • Bireyin temel hakları nelerdir?

İKTİDAR KAYNAĞINI (GÜCÜNÜ) NEREDEN ALIR?

Toplumun olduğu her yerde yöneten-yönetilen ilişkisi vardır. Aileden tutun millete kadar. Toplumlarda iktidarı kullanma gücü devletindir. İktidarın yani devletin kaynağına ilişkin düşünceler üç ana grupta toplanabilir:

1.Korunma İhtiyacı: İnsanlar ilk önceleri yırtıcı hayvanlardan korunmak için toplum halinde yaşamaları gerektiğini düşünürler. Ancak toplum halinde yaşayan insanlar bu sefer güçlü insanların zorbalığı ile karşılaşırlar. Dolayısıyla iktidar (devlet) zayıf insanların güçlü insanlara karşı kendisini korumak amacıyla oluşturdukları bir iradedir. (Platon, Aristoteles, Farabi, İbni Haldun)

2.Tanrı Anlayışı (Dini Misyon) : İktidarın kaynağını Tanrı olarak gören anlayış. Eski Mısır, Babil, Ortaçağ din adamları devletin Tanrı eseri olduğunu ve Tanrı’nın buyruklarına göre yönetilmesi gerektiğini savunmuşlardır. (Tanrı-Kral) Yönetilenlerin yöneticilere karşı gelmesi Tanrı’ya karşı gelmek anlamına gelir. (St. Augustinus)

3.Toplumsal Sözleşme (Ortak İrade) : İktidarın kaynağı halktır. Halkın özgür iradesiyle ortaya koyduğu “toplumsal sözleşme” iktidarın kaynağını oluşturur. Demokratik toplumlarda görülür. ( T. Hobbes, J. Locke, JJ. Rousseau )

EGEMENLİĞİN KULLANILIŞ BİÇİMLERİ

Egemenlik: Devletin iktidar gücünü kullanmasıdır. Demokratik toplumlarda egemenlik hakkı halkındır. Bu da yasama,yürütme, yargı ile yürütülür. Buna “güçler ayrılığı” denir. Egemenliğin kullanılış biçimleri:

1.Geleneksel Egemenlik: Geleneklere, örflere, adetlere, dayalı egemenliktir. Yöneticiler gücünü geleneklerden ve inançlardan alırlar. İktidar babadan oğula geçer. (saltanat)

2.Karizmatik Egemenlik: Egemenliği, yöneten kişinin(liderin) kitleleri arkasından sürükleme gücü belirler. Karizmatik liderin asla yanılmayacağına inanılır, güven söz konusudur. Kitleler mutlak bir itaatle lidere bağlıdır.

3.Rasyonel/ Yasal Egemenlik: Demokratik toplumlarda görülür. Temelinde hukuk vardır. Hem yöneticiler hem de yönetilenler hukuk kurallarına uygun hareket etmekle yükümlüdür. Hiç kimsenin gücü ve yetkisi sınırsız değildir. Güçler ayrılığı (yasama,yürütme,yargı) ilkesine dayalı bir egemenliktir.

NOT ⇓

  • Egemenlik tek kişinin egemenliğinde toplanırsa ⇒ MONARŞİ
  • Egemenlik bir sınıfın elinde toplanırsa ⇒ ARİSTOKRASİ veya OLİGARŞİ
  • Halkın egemenliği söz konusuysa ⇒ DEMOKRASİ

 

SİVİL TOPLUM NEDİR?

Toplumda bireyin kendi iradeleriyle meydana getirdikleri, devlet dışı yapıdır.  Halkın, çeşitli toplumsal sorunlara çözüm getirebilmek, sesini yöneticilere duyurabilmek için kurduğu gönüllü kuruluşlardır. Sendikalar, vakıflar, dernekler, mesleki örgütler vs. (TEMA, Greenpeace, Unicef, HAYTAP, AKUT, Yeşilay, Kızılay vs. )

Yani sivil toplum, hükümet dışı organizasyonlara denir. Ekonomik. sosyal, kültürel vs. amaçlı, kar amacı olmayan, gönüllülerin oluşturduğu bir örgüttür.

 

BİREYİN TEMEL HAKLARI NELERDİR?

Bireyin bazı hakları doğuştan getirilmiş, devredilmez, her yerde geçerli, vazgeçilemez temel haklardır.  Temel haklar üç grupta toplanır:

1.Kişisel Haklar: Bireyi toplumun ve devletin gücü karşısında koruyan haklardır. Yaşama hakkı, kişi güvenliği, özel yaşamın gizliliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, haberleşme özgürlüğü vs.

2.Sosyal ve Ekonomik Haklar: Kişinin devletten gerçekleştirmesini isteyebildiği haklardır. Eğitim-öğretim hakkı, sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı, ailenin korunması, çalışma özgürlüğü vs.

3.Siyasal Haklar: Kişinin devlet yönetimine katılmasına imkan sağlayan haklardır. Seçme-seçilme hakkı, siyasal etkinliklere katılma hakkı, siyasi parti kurma, partiye üye olma ve üyelikten ayrılma gibi haklardır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Videoyu İzlemek İçin Tıkla =>

İDEAL DÜZEN ARAYIŞLARI

İdeal Düzen; içinde yaşadığımız gerçek düzene karşıt olarak filozoflar tarafından aranan mükemmel düzendir. Toplumda yaşanan bazı rahatsızlık, huzursuzluk ve siyasi sistemlerden memnuniyetsizlikler, ideal düzen arayışlarına neden olmuştur. Bu nedenle, siyaset felsefesi bir tür ideal düzen arayışıdır.

İDEAL DÜZENİN OLABİLECEĞİNİ REDDEDENLER

Devleti reddederler ve onun ortadan kaldırılması gerektiğini savunurlar.

1.Kynikler: (Diogenes) Devlet, insan doğasına aykırı bir kurumdur. İnsanı mutsuz eder.Mutlu olmak doğaya uygun yaşamaktır. Devlete gerek yoktur.

2.Sofistler: (Protogoras, Gorgias) “İnsan her şeyin ölçüsüdür” ⇒ Toplumsal yasalar kişiye, topluma, kültüre, zamana göre değişir. İdeal düzen herkesi memnun edebilecek bir düzen olmalıdır. Böyle bir düzen görülmemiştir, daha sonra da görülmeyecektir. Devlet insanın özüne, doğasına aykırı düşen bir kurumdur ve ortadan kaldırılmalıdır.

3.Nihilistler: (Nietzsche, Çernişevski) Her türlü otorite insan doğasına aykırıdır. İnsanın üzerinde baskı kurar. İnsan doğası gereği otoriteden kurtulmak ister. Çünkü insan için özgürlük her şeyden önemlidir. Bütün toplumsal kötülükler insanların özgür olmamalarından kaynaklanır. Devletin amacı; insanların mutluluğunu sağlamaktır. Ancak bugüne kadar hiçbir düzen insan mutluluğunu sağlayabilmiş değildir. Başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumlar ortadan kaldırılmalıdır.

4.Anarşistler: (Proudhon, Kropotkin, Bakunin) Her türlü otoriter örgüt yıkıcıdır, bunlara karşı çıkılmalıdır. Hükmedenin olmadığı anarşik bir düzen olmalıdır. İnsanlar devlet olmadan da adil ve uyumlu bir yaşam sürebilir. Devlet, halka hükmederek insanları sömürmek isteyen saldırgan gruplar tarafından kurulmuştur. Yasalar hükümdarın, zenginlerin çıkarlarını korumak için çıkarılmıştır ve gereksizdir. Devlet, her zaman bir takım ayrıcalıklı sınıfların eseri olmuştur. Devlet olmamalıdır.

İDEAL DÜZENİN OLABİLECEĞİNİ KABUL EDENLER

1.Özgürlüğü Temel Alan Yaklaşım: (Adam Smith, Mill, D.Hume) :

“Liberalizm” denilen bu anlayış bireyin özgürlüğüne öncelik verir. Birey siyasette, ekonomide, dinde, tüm düşünce ve etkinlik alanlarında olabildiğince özgür kılınmalıdır. Devlet, bireysel hakları ve özgürlükleri korumalıdır. Liberalizm bireyciliği, özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü, serbest piyasa ekonomisini temel alarak ideal düzene ulaşılabileceğini savunur. Serbest girişim ve kar güdüsü ile bireyler zenginleşip refah düzeyleri arttıkça toplum da zenginleşir ve refah düzeyi artar. Sonucu kapitalist anlayıştır.

Liberalizm Nedir? Videoyu İzlemek için Tıkla =>

Klasik Liberalizm Videoyu İzlemek İçin Tıkla =>

2.Eşitliği Temel Alan Yaklaşım : (K. Marx, Engels, Simon) :

“Sosyalizm” denilen bu yaklaşım kapitalizme bir tepki olarak doğmuştur. Çünkü, özgürlük insanlar arasında eşitsizliğe yol açar, toplumsal barışı tehlikeye sokar. Düzen ancak eşitliğin sağlanmasıyla gerçekleşir. Liberalizmin ekonomideki uygulaması kapitalizmin yarattığı gelir dağılımındaki adaletsizlikle zengin daha zengin, fakir daha fakir olmaktadır. Sosyalizm sınıfsız, eşit, ideal bir toplum düzenini savunur. Eşitlik sadece kanun önünde eşit olmak değildir. Ekonomik bakımdan da şartlar eşitlenmelidir. Devlet zayıfları koruyucu önlemler almalı ve zenginliği paylaştırmalıdır.  Komünizm bu görüşün aşırı bir örneğidir.

3.Adaleti Temel Alan Yaklaşım: İdeal düzen için hem özgürlüğü hem de eşitliği içine alan bir adaletin sağlanması gerekir. Adalet, her insana hakkını vermeyi gerektirir. Bütün düzenlemeler yasalar ile yapılmalıdır. Yasalar özgürlük, hak ve eşitlik ilkesine göre düzenlenmelidir. Düzen, hukuka göre gerçekleşmelidir.

Siyaset Felsefesi Özet